Hikâye ve roman yazarı (27 Haziran [nüfusta Ağustos] 1921, Manisa - Ö. 9 Ekim 1989, İstanbul). Tam adı Yusuf Ziya Atılgan. Nevzat Çorum, Ziya Atılgan isimlerini de kullandı. İlk ve ortaöğrenimini Hacırahmanlı köyü ve Manisa’da yaptı. Parasız yatılı olarak Balıkesir Lisesini (1939), ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi (1944). Bitirme tezi: “Tokatlı Kâni, Sanat, Şahsiyet ve Psikoloji”. Akşehir’de Maltepe Askeri Lisesinde bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptı (1945). 1945’te, fakülte yıllarında bazı öğrenci hareketlerine katıldığı iddiasıyla yargılandı, altı ay Sansaryan Hanı’nda (2. Şube), dört ay da Tophane Cezaevinde hapis yattı. Cezaevinden çıkınca (1946) Manisa’nın Hacırahmanlı köyünde uzun süre çiftçilik yaptı. Burada evlendi. Hacırahmanlı Spor Kulübünün kurucularından oldu (1950). 1976 yılında İstanbul’a yerleşti, önce Milliyet (daha sonra Karacan) Yayınlarında danışmanlık ve çevirmenlik yaptı, kısa bir süre de Can Yayınlarında redaktör olarak çalıştı. Tiyatro oyuncusu Serpil Gence ile ikinci evliliğini yaptı, Memoş adını verdiği bir erkek çocuk sahibi oldu. Kalp krizi nedeniyle Moda’daki evinde öldü, Bülbülderesi Mezarlığında (Üsküdar) yatmaktadır.
Yazmaya
1952 yılında başladı. 1955 yılında “Evdeki” adlı hikâyesiyle Tercüman
gazetesinin yarışmasında birinci, yarışmaya başka bir imzayla katılan
“Kümesin Ötesi” adlı hikâyesiyle dokuzuncu oldu. “Ölü Su” adlı şiiri Yazı
dergisinde (1978), “Ayrılık” adlı şiiri Milliyet Sanat’ta
(1980), Kierkegaard’dan çevirdiği bazı pasajlar Değişim dergisinde
(1961-62) yayımlandı. Hikâyelerinde köy ve kasaba insanlarını anlattı.
Yazarlığını da uzun süre köyünde sürdürdü. Aylak Adam adlı romanı ile
adını duyurdu. Yayımlanan son öyküsü Eylemci 1987’de Gergedan dergisinde
çıktı. Fakültede okurken Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisi oluşunu en büyük
şansı olarak tanımladı: “Recaizade’den
Proust’a, Gide’e, iyi müziğe atlayarak anlattığı derslerin ve ara sıra özel
konuşmalarımızın yazarlık mizacımda büyük etkisi olduğuna inanıyorum.”
Aylak
Adam, 1950’lerde Türk toplumunun ve
edebiyatının gündeminde olan bireysellik olgusunu genç bir aydının yalnızlığı
çerçevesinde işledi. Bu kitabın kahramanı, Türk edebiyatında çağdaş bireyi tüm
trajedisiyle yansıtabilen ilk romandır. Ancak bu karakter netice itibariyle
hayata yenildi.
1973
yılında yayınlanan ikinci romanı Anayurt Oteli, Ömer Kavur tarafından
sinemaya uyarlandıktan sonra, yazarın ismini yurtdışına taşıdı. Zebercet
tipiyle kasabayı, yalnızlığın bir kimsesizlik olarak biçimlendiği bir
çıkışsızlığı, bunalımı, cinayet ve intiharla sonuçlanan bir trajediyi anlattı.
Zebercet’in sevgi açlığı, bunalım düzlemine taşınarak romanın konusunu
oluşturdu.
Hilmi
Yavuz, Zebercet’i nevrozlu olarak niteledi. Berna Moran, otelin anneyi
simgelediğini yazdı. Ahmet Oktay, Aylak Adam’ın kişisi C.’nin nevrotik, Anayurt
Oteli’nin kişisi Zebercet’in psikotik olduğunu ayrıntılarıyla tartışarak
iddia etti. Nurdan Gürbilek ise, Atılgan’ı öğretmeni Tanpınar’la taşra
sıkıntısı düzleminde kıyaslayarak, Atılgan’ın dar hayatın, eksikliğin,
sıradanlığın, rutinliğin yoksunlaştırdığı bir dünyanın dilini, üslûpsuzluğa
razı olarak başarıyla ortaya koyduğunu yazdı.
Ölmeden
önce üzerinde çalıştığı Canistan adlı romanı ölümünden yıllar sonra
bitmemiş şekliyle yayımlandı. Canistan, birey planında yaşanan çelişki
ve açmazdan bağımsız bir bitmemiş romandır. İnsan gerçekliğini dolaysız bir
yaklaşımla ve bir köy romanı olarak ele aldı. Şiddet ve cinsellik bu kitapta en
çıplak şekliyle işlendi.
Bodur
Minareden Öte adlı kitabı, tıpkı romanları
gibi çağdaş bireyin yalnızlık ve açmazları çerçevesinde örülmüş, ağırlıklı
olarak iç gözlem ve deneyime yaslanan bir öyküler toplamıdır. Bu kitap
“Kasabadan”, “Köyden” ve “Kentten” adlı üç bölümden oluşur. Bu öykülerdeki
kişiler, kasabada köyde ya da kentte olsalar da ortak noktaları daralan
dünyalarda yaşamalarıdır. Bu kişiler, uyumsuz, yadırganan ve neticede yalnız ve
çıkmazdadırlar.
Ekmek
Elden Süt Memeden adlı çocuk kitabında
basit bir teşhis ve intaktan öte bir masal anlatımını benimsedi.
Aylak
Adam, Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği
1957-58 Yunus Nadi Roman Armağanı ikinciliğini (1959) kazandı. 1987’de sinemaya
uyarlanmış “Anayurt Oteli” filminin kazandığı ödüller arasında, 1987 İstanbul
Film Festivali, Antalya Altın Portakal, Sinema Eleştirmenleri, 44. Venedik
Valencis ve Nantes Film festival ödülleri de vardır. 1990’da Hacırahmanlı
Belediyesi tarafından Yusuf Atılgan Halk Kitaplığı kuruldu.
“Ne
karakter çizmede, ne olay örgüsü kurmada ne de kullandığı anlatıcı konusunda
geleneksel roman konvansiyonlarına uymuş yazar. Atılgan Aylak Adam’ı bir roman
olarak, Anayurt Oteli’ni ise bir tür anti-roman olarak yazmış diyebiliriz.” (Berna Moran).
boğuntu,
saçmanın yaşanmasını, yaşamın tekdüzeliği vb. Ama köy ve kasaba atmosferine
yerleştirilen öykülerde de aynı temel motif değil miydi çeşitlendirilen? Böyle
olunca bu varoluşsal bunaltıyı kolay kolay yabancılaşma olgusuna bağlayamıyorum
ben. Başlangıçta anlatmak istediğim gibi, uzamlar değildir yaşamları böyle
belirleyen Atılgan’ın öykülerinde. Sorun sınıfsallıktan, toplumsallıktan, çevre
belirlenimlerinden beride (ötede değil, beride) bir yerlerde biçimlenmektedir.”
(Füsun Akatlı)
“Yusuf Atılgan’ın hemen hemen bütün
anlatılarının ana izleği olan kişinin bir varoluş sorunu olarak yalnızlığı
elbette onun yapıtlarında ilk okunan izlektir ama, ne kadar özgün olursa olsun
bu Yusuf Atılgan’a özgü bir izlek değildir. Yusuf Atılgan’ın en belirleyici
izleği ya da onda bir izlek oluşturan imi öncelikle “ bıyık” sonra da saç,
sakal, kıldır. Tüy, iki hayvan anlatısında geçer ve bu iki tüy göndermesinin
belirlediği hayvan da horozdur. Özellikle Bodur Minareden Öte’deki ‘Kümesin
Ötesi’ öyküsü, olanca doğallığına karşın, bir alegori kuşkusu uyandırır
okurken.” (Güven Turan)
ESERLERİ:
ROMAN:
Aylak Adam (1959), Anayurt Oteli (1973), Canistan (2000).
ÖYKÜ:
Bodur Minareden Öte (1960), Eylemci (Bütün öyküleri, 1993), Bütün
Öyküleri (Bodur Minareden Öte ve Ekmek Elden Süt Memeden bir arada, 2000).
ÇOCUK
KİTABI: Ekmek Elden Süt Memeden (1981).
ÇEVİRİ:
Toplumda Sanat (K. Baynes’ten, 1980).
HAKKINDA:
Hilmi Yavuz / Romanda Psikolojik Yabancılaşma (Roman Kavramı ve Türk Romanı
içinde, 1977, s. 142), Yurt Ansiklopedisi (c. 8, 1982-1983), Berna Moran / Türk
Romanına Eleştirel Bir Bakış (c. 2, 1990Füsun Akatlı / Öykülerde Dünyalar (1998,
s. 15-21), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999),
Atılgan-Yusuf (TDE Ansiklopedisi, c. 1, s. 224), Ömer Lekesiz / Yeni Türk
Edebiyatında Öykü - 3 (1999), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (2006).