Eğitimci, Şair ve Yazar. 18 Şubat 1992 tarihinde Sakarya’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Karasu’da tamamladıktan sonra Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi.
Eceabat
Belediyesinin 2022 yılında düzenlemiş olduğu “Ece Ayhan 2022 Ulusal Öykü ve
Şiir Yarışması”nda, Seçkide Yayımlamaya Değer Şiir Ödülü’nü kazandı.
Kadir
Beyter’in “İçimizdeki Yankı” adını taşıyan ilk eseri, Yol Akademi Yayınevi
tarafından 2022 yılında düzenlenen öykü ve şiir yarışmalarında, dereceye
girerek yayımlanmıştır.
Kadir Beyter İçin Ne
Dediler?
“Beyter’in dili; özgün, çetrefil, sert ve yıkıcı. Böyle olmasında da bir
mâni yok, kendi evrenini kuran, dağıtan ve dağılan bir dil ile dış dünyayı
algılayarak örüyor dizelerini. Böyle dramatik metinler görmek, edebiyatımız
için iyi olacak diye düşünüyorum. Zira, bu vasat sahada birbirine benzer
metinler görmek yorucu. Umut vadeden bir isim oldu Kadir Beyter. Bu kısa ama
toplumsal derinliği olan kurgu, yenilerinin de öncüsü olur umarım.” (Önder Şit)
***
“İçimizdeki Yankı, şairi Kadir Beyter. Zaman zaman fazlalıklarla şiirini
boğsa da sağlam şiirleri ve sağlam şiir işçiliği var. Şiirini sadeleştirdikçe
daha güçlü şiirlere imza atacağı muhakkak.
“Akrep Yıllığı” bu sağlam şiirlerden biri. Tebrik ederim.” (Ali Asker Barut)
Kitapları:
İçimizdeki
Yankı (Şiir, 2022)
KAYNAK: Bilgi Teyidi (29.01.2024).
PARASOMNİLER
II
I
Kalktığımda
Üflemişti
İsrâfil sûr’unu çoktan
Ve
çoktan
Girilmezdi
yurdum çığlıklardan
Önce
bir plağa koydular beni
Orada
seyrettim ölümün onarılmaz acısını
Sonra
bir faytona bindirdiler
Toz
bulutları, lav yığınları ve yıkıntılar arasından
“Çok
az vaktim kaldı”
yazmış biri
“Üstünde
yalnızca üç bina var”
diyorum
Koca
koca adamlara dinletemedim
Geç
kalmışım
Kalktığımda
ülkem Buzul Çağı kâbusu
II
Kalktığımda
Yıkılmış
bir ülkenin hesabını sordum ona
Yasakmış,
küfürmüş, kadermiş
Daha
neler
Üstelik
Çoktan
üflemişti İsrâfil ikinci sûr’unu
Çoktan
kopmuştu annemin ve ağabeyimin parmakları
Göğsüme
doğru çıkarıp
Demiştim
ki: “Yıkık bir evden bize kalan
Yüzündeki
cam parçaları mı annemin?”
PARASOMNİLER
II
I
Kalktığımda
Üflemişti
İsrâfil sûr’unu çoktan
Ve
çoktan
Girilmezdi
yurdum çığlıklardan
Önce
bir plağa koydular beni
Orada
seyrettim ölümün onarılmaz acısını
Sonra
bir faytona bindirdiler
Toz
bulutları, lav yığınları ve yıkıntılar arasından
“Çok
az vaktim kaldı”
yazmış biri
“Üstünde
yalnızca üç bina var”
diyorum
Koca
koca adamlara dinletemedim
Geç
kalmışım
Kalktığımda
ülkem Buzul Çağı kâbusu
II
Kalktığımda
Yıkılmış
bir ülkenin hesabını sordum ona
Yasakmış,
küfürmüş, kadermiş
Daha
neler
Üstelik
Çoktan
üflemişti İsrâfil ikinci sûr’unu
Çoktan
kopmuştu annemin ve ağabeyimin parmakları
Göğsüme
doğru çıkarıp
Demiştim
ki: “Yıkık bir evden bize kalan
Yüzündeki
cam parçaları mı annemin?”
SOLA
EĞİLİMLİ BİR İLGECİN TEK BAŞINALIĞI
I
Ben
gelince etrafım sarılmıştı
Kızarmıştı
bütün idarenin yüzü
İyileştirme
istedim diye
Yer
yerinden oynamıştı
Maaş
bordroları
Sözleşmeler
Yığılmıştı
hepsi bir kenara
Bu
adamlar vampir
Bu
adamlar muktedir
Bu adamlar
tarafgir
Diye
diye
Adına
okul denilen bu derslikte
Defaatle
İçilmişti
gözlerimin kanı
II
Konuşamam
Görseydiniz
İrim
iril irkilirdiniz
Kalsaydınız
Lime
lime edilirdiniz
Çünkü
o çocuklar
“Bizimle
ilgilenilmiyor”
diyebilmek için
Önce
hafif bir dokunuş
Sonra
bir depremin artçıları gibi ses tellerimde
III
Ve
biz saymayı unutunca bu ders saatlerini
Dişleri
altın
Elleri
yumruk
Ve
durmadan bağırgan olan
Hırsla
tekrarladı:
-Hocaaaaaaaaaaaaaa
zil çaldı
-Hocaaaaaaaaaaaaaa
derseee
IV
Sabır
diye
Umut
diye
Direnç
diye
Yaralarımız
sarılsın diye
Tuz
götürüyoruz derslere
(YARADANA
VE AHİRETE İNANMAK ŞANSIMIZDIR
VE
ELBETTE PATRONLARA DA VERECEĞİMİZ BİR DERS VARDIR.)