Şair
ve yazar. 1956, Sarıkamış / Kars doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Sarıkamış’ta
tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü (1980) mezunu. Mersin,
Adana, Fethiye ve Kuşadası’nda çeşitli bankalarda yöneticilik ve müdürlük
yaparak emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra bir süre Fethiye’de (Muğla)
otel işletti. 2005-2014 yılları arasında Ölüdeniz (Fethiye / Muğla)
Belediyesinde Sanatevi Müdürü olarak çalıştı, Ölüdeniz’i bir sanat beldesi
yapmak için gayret gösterdi. Evli
ve 3 çocuk babasıdır.
İlk
şiiri, Mersin’de yayımlanan Senfoni dergisinde çıktı. Daha sonra
şiirleri Şiir Defteri, Maki, İlkyaz, Tını, Lacivert, Aykırı Sanat, Söylem,
İzmir İzmir, Edebiyat Güncesi, Afrodisyas Sanat, Turunç, Adana Çağdaş Yaşam, Karabük Tay ve Yaşam Sanat dergilerinde,
yazıları ise Yeni Adana gazetesinde yayımlandı. Garip şiiri anlayışı
doğrultusunda yazdığı ve espriye dayanan şiirleriyle dikkat çekti.
Vedat Yazıcı onun şiirleri için
şöyle diyor:
“Şiire gülmece serpiştirmeyi başarıyor karabulut. Doğa güzelliklerinin
ancak insanla bütünleştiğinde var olabileceğini belirttiği ‘doğaya’ sevimli
sıcak bakışlar gönderip insan varlığının dönüşümünü işliyor.”
Doğayı, yaşamı, bireyi, sıcak dizeleriyle kucaklayıp gülmece öğeleriyle
sarmalayan Coşkun Karabulut kitabında şiir çilesi içinde bulunduğunu
belgeliyor, yeni açılımlara gideceğini muştuluyor.”
ESERLERİ:
ŞİİR: Taramak Gökyüzünü (1993), Bizim Olan Ne Var ki (1996), Aklımda
Sen (2002), Çizgi
(2007), Beni Zamansız Bırak (2010), Pılı Pırtı Şiirler (2012).
DENEME: Sözcükler de Ölür (2009), Kolay
Görünen Zor: Şiir (2012), Söz Yalanı
Sevmez (2017).
KAYNAKÇA:
Vedat Yazıcı / Sözümüz Şairlerden Şiirlerden (1997), Ünal Şöhret Dirlik /
Şiirlerde Fethiye (Antoloji, 2006, s. 83), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar
ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009).
Böyle bükük bırakıp gittiğin boynumu
El alem dik görsün diye bir ömür
Kaç ömür tükettim biliyor musun
Biriktirdiğim vazgeçmelerimden
Yeni bir boyun yaratmak için
herkesin bir tavrı var yaşamda
kendi doğru çizgisinde
akıp gider yaşamı
gülmek bir çizgi
ağlamak eğri çizgi
sevda yükselen
nefret alçalan çizgi
nazlı nazlı yürümek
ne güzel çizgi
kavuşmak sevgiliye
kesişen çizgi
okumak, incelmek hassas bir çizgi
vurdum-duymaz olmak;
o da bir çizgi
bir çizgiler demetidir yaşamak
ölüm: hepsinin üstüne bir çizgi
ağlaya geldim dünyaya
ağlata ağlata gidiyorum
işe bak
bir dahaki sefere
güle güle geleceğim
ve siz kırılacaksınız gülmekten
gidişime
götürürse
bu şeker götürecek beni
hey gidi yalan dünya
ben giderim
t/adım kalır
Japonlarda adettir
yolsuzluktan yakalanan
canına kıyar utancından
yaparak harakiri
bizde adet tam tersi
onur gurur haysiyet
utanmak şöyle dursun
"yarabbi şükür" diyorlar
yağdıkça parakiri
kadının adı yok
diyenlere inanmam
zira
her nereye gittiysem
anamın adını sordular
hep
eskiden beri
ölülere kefen için kullanılan kaput bezine
“amerikan bezi” denir
benim ülkemde
halkımın öngörüsüne
şapka çıkarıyorum
ikisinin
de ölmesine
gönlüm razı gelmez
elbette
ama
ölümlerden ölüm beğen
derlerse
horoz ölüp
gözü çöplükte
kalacağına
atın ölümü
arpadan olsun
derim.
ben buradayım
sen orada
burada olduğum için
ben buralı oluyorum
sen orada olduğun halde
hiç oralı olmuyorsun